Albert Einstein biografisi
Çağdaş fiziğin kuramlarının oluşmasında büyük katkıları olan Albert Einstein’nın en bilinen teorilerinden biri İzafiyet Teorisi‘dir. Döneminde tartışmalara sebebiyet vermiş bu varsayım ile uzay-zaman kavramları yeni şeklini almıştır. Avrupa ve Amerika’da birçok üniversitede fizik, tıp ve felsefe alanlarında onursal doktora almaya adalet kazanmıştır. 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü alan Einstein, başkaca birçok ödül ve nişan almıştır. Bunlar arasında Copley Nişanı(1925) ve Franklin Nişanı(1935) da bulunmaktadır. Ayrıca “Time” dergisinde yapılan “Yüzyılın İnsanı” adlı ankette “Yüzyılın İnsanı” seçilmiştir.
Albert Einstein, 14 Mart 1879 yılında Almanya‘da Württemberg‘de doğdu. 1880 yılının Haziran ayında ailesi Munich‘e taşındı. Babası Hermann ve abisi Yakob burada Einstein&Cie adında bir elektrik mühendisliği ile ilgili bir şirket kurdular. Einstein, konuşmaya geç başlaması dışarıya sıradan bir çocukluk geçirdi. 1884 yılında eğitimi için özel dersler ve 1885 yılında da keman dersleri aldı. Aynı sene Yahudi olduğu halde Munich’deki Katolik Okulu’nda eğitimine başladı. 1888‘de yeniden bu şehirdeki Luitpold Gymnasium‘a geçerek eğitimine devam etti. Eğitim hayatından hoşlanmıyordu. 1894 yılında ailesinin iflası sonucu İtalya‘ya yerleştiler.
Bugünkü adı “ETH Zürich” olan “Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü“ne gitmek için başvurdu ancak giriş sınavında başarısız olduğu için, İsviçre‘de Aarau‘da eğitimine devam etti. Babasının istediği gibi elektrik mühendisi olamayacağını anladı. İki yıl sonra 1896‘da “Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü“ne matematik ve fizik öğretmeni elde etmek için gitti. Maxwell‘in “Elektromanyetik Teorisi” üstünde çalıştı. Bu okulda tek kadın öğrenci olan Mileva Maric ile tanıştı. Evlenmek için ailesiyle tanıştırdı ancak Mileva’nın yaşının büyük olması ve Yahudi olmamasından nedeniyle annesi evliliğe aleyhinde geldi. Mileva’nın izdivaç dışı hamile kalmasıyla doğan kızlarını evlatlık olarak atamak zorunda kaldılar.
1900 yılının Haziran ayında mezun oldu. Gerisinde 21 Şubat 1901‘de İsviçre vatandaşlığına başvurdu ve kabul edildi. Mayıs 1901‘den, Temmuz 1902‘ye kadar Winterthur ve Achaffhausen‘de özel ders verdi. Öğretmenlik için başvurduğu yerlerden fazla genç olması nedeniyle olumlu cevap alamıyordu. Sonra İsviçre’nin başkenti Bern‘e gitti. Geçimini Sağlamak için matematik ve fizik dersleri vermeye devam ediyordu. Bernese’deki “Akademie Olypia“ya katıldı. Bu sırada çoğu bilim adamıyla tanışma fırsatı buldu. Kariyeri için manâlı bir adımdı. Peşinde teknik yardımcı olarak İsviçre Berat Ofisi‘nde işe başladı. Einstein, mucitlerin berat alabilmesi için yaptıkları aletleri inceliyor ve elektromanyetik cihazların denetimini yapıyordu. Cihazların farklılıklarını ve çelimsiz yönlerini görerek, nasıl düzeltebileceği üzerinde çalışıyordu. Bazen o kadar fazla değişiklik yapması gerekiyordu ki makine bundan böyle onun tasarımı haline bile gelebiliyordu.
6 Ocak 1903 tarihinde ailesinin tüm karşı gelmelerine karşın okul yıllarında tanıştığı Mileva Maric i Maric ile çoğu iki taraflı noktaya sahipti. 1904 yılında ilk oğlu Hans Albert, 1910 yılında da ikinci oğlu Eduard doğdu. İleriki yıllarda Eduard şizofreni teşhisiyle Zürich’deki bir hafıza hastanesine yatıldı ve hayatını da burada kaybetti. Albert ise ileriki hayatında California Üniversitesi‘nde profesörlük yaptı.
1903 yılında bundan böyle İsviçre Berat Ofisi’deki işinde ilerlemeye başlamıştı. Makina Teknolojisine hakim bir duruma gelmişti. Bir yanlamasına Max Planck‘ın kuantum teorisi üstünde çalışıyordu.1905 yılında Zürich Üniversitesi‘de “A New Determination of Molecular Dimensions” adlı doktora tezini verdi ve doktor ünvanını aldı. Aynı yıl çağdaş fiziğin temellerini oluşturan makalelerini yazmaya başladı. “Annus Mirabilis Papers” adlı bu çalışması ile çoğu bilim okulunda teorileri tartışılmaya başladı. Bu makalelerden üçü (Brownian Motion, The Photoelectric Effect ve Special Relativity) Nobel Ödülü’ne namzet gösterildi. Nobel Ödülü’nün komitesindeki çoğu tartışmadan sonradan “The Photoelectric Effect” adlı çalışması ile 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü‘nü aldı. “The Photoelectric Effect” adlı çalışmasında Quantum Fiziği üzerinde çalışmıştı. Işık tanecikleri ya da fotonlar ile ilgili hipotezini hazırladı.Yüzeyden elektron koparmak için son elektron seviyesinde eksik elektron yer alan alkali metalleri kullanmıştır. “hv=k+w” formülüyle fotonun olay sonundaki enerjisini hesaplamıştır. Bu makalelerin içinde yer alan “On The Electrodynamics of Moving Bodies” adlı çalışmasıyla öbür koordinat sistemlerinde bulunan değişmez hızdaki farklı nesnelerin birbirlerine tarafından hareket prensiplerini açıklıyordu. Gerisinde yayımlanan “Does the Inertia of a Body Depend upon its Energy Content?” adlı makalede “E = m.c ²” formülünü ortaya atmıştır. 1906 yılında son olarak “Planck’s Theory of Radiation and the Theory of Specific Heat“i yayımladı.
“Yalnızca iki şey sonsuzdur, kâinat ve insan ahmaklığı,
ilkinden pek da belirlenmiş değilim.” Albert EINSTEIN
1908 yılında Bern’de okutman olarak göreve geldi. 1909 yılına gelindiğinde Zürich Üniversitesi’de profesör olarak çalışmaya başladı. Bir zaman Prague Charles Üniversitesi‘nde çalıştıktan sonra 1912‘de Zürich’deki görevine geri döndü. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı‘nın başlamasından sonra Berlin’de profesör olarak lokal bir üniversitede çalışmaya devam etti. Prusya’da Academy of Science‘a aza oldu. Prusya vatandaşlığına başvurdu. 1914‘den 1933 yılına dek Kaiser Wilhelm Fizik Entitüsü‘nde müdürlük yaptı. Yeniden 1920‘den 1946 yılına dek Leiden Üniversitesi‘nde üstün profesörlük ünvanıyla çalışmalarını sürdürdü.
1917 yılında “On the Quantum Mechanics of Radiation” (Radyasyonun Quantum Mekaniği Üzerine) adlı makalesini yayımladı. 1919 yılında Mileva’dan boşandı, arkasında kuzeni Elsa Löwenthal ile evlendi. Elsa, Einstein’nın yaşlılık yıllarında yanında oldu oysa hiç çocuk yapmadılar. 1915 yılında Prusya’da Academy of Science’da bulunduğu sırada genel izafiyet kuramını oluşturdu. Newton‘nun çekim yasalarından yararlanarak kendi teorisini oluşturdu. 2. Dünya Savaşı‘ndan nedeniyle yayımları Almanya’dan dışarıda ulaşamadı. Einstein’nın bu yeni teorisi Hendrik Antoon Lorentz ve Paul Ehrenfest göre keşfedildi. İngiltere’deki birçok astronom bu teoriyi inandırıcı bulmadı. 1917 yılındaki güneş tutulmasındaki gözlemler ile teorinin gerçekliği ortaya çıkacaktı. Ertesi sene güneş tutulmasına ait fotoğraflar incelendi. Einstein, kütlenin uzay- zamanı geometrik olarak eğmesi, uzaktan yıldızlardan gelen ışıkların eğrilmesine niçin olduğu savunuyordu. Bu eğrilik iç bükey olmalıydı. Bu teori bilim dünyasında büyük bir akustik uyandırdı.
1921 yılında Einstein teorisi üzerinde çalışmak için New York‘a gitti. 1933 yılında Hitler‘in ırkçı politikasından nedeniyle Alman vatandaşlığından çıkarak Amerika’ya geçti ve buranın vatandaşlığına geçti. Amerika Birleşik Devletleri‘nde Princeton Üniversitesi‘nde Institute of Advanced Study‘de profesörlük hayatına ve çalışmalarına devam etti. 1945 yılında Princeton Üniversitesi’nden emekli oldu. 1926 yılında ise Leo Szilard ile zehirli gaz çıkarmayan buzdolabı projesi üstünde çalıştı.
1933 yılında Almanya’da Nasyonal Sosyalist Partisi‘nin iktidara gelmesiyle yasalar yüzünden çalışmalarına müsade verilmeyen 40 bilim adamı namına Mustafa Kemal ATATÜRK‘e bir mektup yazarak onların Türkiye’de çalışmalarına devam etmelerini istemişti. Atatürk bu isteği kabul ederek İstanbul Üniversitesi‘nde alıştırma imkanı tanımıştı.
Bu dönem Einstein’a İsrail Başbakanlığı öneri edildi oysa Einstein teklifi kabul etmedi. Dr. Chaim Weizmann ile Jerusalem Musevi Üniversitesi‘ni kurdu.
1945 yılında Roosvelt‘e yazdığı mektupta nükleer silahların yapılabileceğinden bahsetti. sonra nükleer silahların oluşumuna ve kullanılmasına niçin olduğu için büyük vicdan azabı duyduğunu defalarca dile getirdi. Hayatının geri kalanında da Atom Bombası‘nın başvuru formu şeklinden rahatsızlığını dile getirerek, buna karşısında bir tavır izledi.
1948 yılında Brendeis Üniversitesi‘nin komitesinde görev aldı. 18 Nisan 1955 yılında 76 yaşında iç kanama sonucu hayatını kaybetti. “Generalized Theory of Gravitation” adlı çalışması yarım kaldı.
Ölümünden daha sonra otopsisini yapan Dr. Thomas Stoltz Harvey beynindeki anormaliyi fark etti. Paryetal lobunun bayağı insanlarınkinden %15 daha büyük olduğunu keşfetti. Beynin bu bölgesi matematik ve görsel yetenekle ilgili becerilerinin geliştiği bölge idi. Ayrıca Einstein’nın beyninin sıradan insanlardan %73 daha kıvrımlı olduğu gözlemlendi.
Einstein ’ın araştırmaları (kronolojik sıra ile); Özel Görelilik Teorisi (1905), Görelilik (İngilizce çevirileri 1920 ve 1950), Genel Görelilik Teorisi (1916), Brown Devinimi Teorisi Üzerine Çalışmalar (1926), ve Fiziğin Evrimi (1938). Bilimdışı çalışmaları aralarında Siyonism Hakkında (1930), Neden Savaş? (1933), Benim Felsefem (1934) en önemlileridir.