Ahmet Ziya Akbulut biografisi
Ahmet Ziya Akbulut, 27 Haziran 1869 tarihinde İstanbul ’da doğmuştur. Harbiye’den 1887 yılında mezun olan Ahmet Ziya Akbulut, birincil fotoğraf derslerini Kuleli Askeri Lisesi’nde Osman Nuri Paşa‘dan, Harbiye’de ise Hoca Ali Rıza Bey’den aldı. Mezuniyetinden sonradan Erkan-ı Harbiye resimhanesine atanarak 1894 yılına dek burada çalıştı.
Ahmet Ziya Akbulut, 1894 tarihinde yüzbaşılığa yükselince Osman Nuri Paşa ’ya tezgâhtar olarak Kuleli Askeri Lisesi’ne atandı. 1894 yılında Ameli Menazır ve 1896 yılında Usulu Ameliye-i Fenni Menazır adlı eserleri yayınlandı.
Ahmet Ziya Akbulut, fotoğraf sanatına olduğu dek, matematik ve astronomiye de meraklıydı. Takvimi ziyayı o tertip etti ve yayınladı. bununla beraber menazırcı (perspektifçi) olarak da ünlendi. Eserleri de bunu ortaya koymaktadır.
Otoportresi
1898’de Mekatibi Askeriye matbaası müdürlüğüne atanan Ahmet Ziya, 1905 yılında binbaşı oldu ve 1913 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti başkanlığına getirildi. Bu cemiyetin gazetesinde perspektif dersleri veren Ahmet Ziya, 1914 yılında emekliye ayrıldı.
Emekliliğinin peşinde Sanayi-i Nefise Mektebi ’nde bakış açısı derslerine sürekli Akbulut, benzer zaman yirmiye yakın kitap yazmış üretken bir yazardır. Fazla yönlü usta, öğretmenliğin yanı sıra, böylece çok görevi benzer anda yürütmüş bir devlet memurudur. aynı zamanda bir gökbilimci olan sanatçı, müneccimbaşılığın lağvedilmesinden sonra kurulan başmuvakkıtlık müessesinin başına getirilmiş, Kandilli Rasathanesi müdür yardımcılığı da yapmıştır. Ahmet Ziya Akbulut, rubu tahtaları, güneş saatleri ve Takvim-i Ziya adlı cep takvimleri üretmiştir.
Ahmet Ziya Akbulut, emekli olduktan daha sonra 1914 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi ’nde Ulumu Riyaziye (matematik ve hesab ilimleri) ve Fenni Manazır (Bakış Açısı) öğretmenliğine başladı. Matematik, geometri, bakış açısı, Fransızca ve astronomi dersleri vermiştir. Burada 1938 yılına kadar hizmet eden sanatkâr son yıl müdür muavini olarak da görev aldı.
Ahmet Ziya Akbulut – Lehimci.
Resimlerinde perspektifin uygulanmasını esas öğe olarak benimseyen Akbulut, bu konuda Amel-i Menazır ve Usul-i Ameliye-i Fenn-i Menazır adlı iki eser yayınlamış ve bu kitaplar Sanayi-i Nefise Mektebi ve Harbiye mekteplerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Ahmet Ziya Akbulut ’un Eski Beyazıt imareti, Sultan Ahmet Camii, Mihrimah Sultan Camii asıl eserlerdir.
Küçüksu Mihrişah Sultan Çeşmesi
Ahmet Ziya 1937 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi açılıncaya ve Atatürk‘ün emriyle her ressam oraya birer ikişer eser bağışı yapıncaya değin keşfedilmeyen bir sanatçı olarak kaldı. Herkesin gözünde o, bir ressamdan çok bir perspektif hocasıydı.
Ahmet Ziya Akbulut – Sultanahmet camii
Sultanahmet camii isimli eseri, öğretmeni Osman Hamdi Bey‘in ona mezuniyet görevi olarak verdiği resimdir. Ahmet Ziya haftalarca beygir meydanına artan bir şekilde dışarıya, Dikilitaş yönünden caminin resmini yaparken; kapı üzeri kendisine fazla çıplak göründüğünden bu boşluğu hoş bir şehnişinle doldurdu. Resimleri inceleyen Osman Hamdi Bey kadar “tabiata müdahale edilemeyeceği” gerekçesiyle notu kırıldı.
Ankara Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonu’nun manâlı eserleri olan Mimar Sinan Türbesi bu dönemde yapılmış olmalıdır.
Ahmet Ziya menazırcı (perspektifçi) olarak da ünlendi. Herkesin gözünde o, bir ressamdan çok bir perspektif hocasıydı. Resimde perspektif kurallarına uyulmasını isteyen Ahmet Ziya Akbulut‘un, kendi kuşağının ressamları gibi cansız doğa resmi ve manzara resimlerinden fazla tarihsel yapıları öne çıkaran resimlere yönelmesi doğaldı. Çünkü derinlik kavramını, bu tür resimlerde daha bariz çizgilerle yansıtabiliyordu. böylece daha fazla camileri belgeci bir görüşle tuvale aktardı. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunan ‘Beyazıt Eski İmaret Binası’ adlı tabloda, yapının bir bölümü, bütünlüğü bozmayacak biçimde tablonun boyutları içine ustaca yerleştirilmiştir.
Ahmet Ziya Akbulut – Beyazıt Eski İmaret Binası’ adlı tablosu.
Ahmet Ziya Akbulut, Sanayi-i Nefise Mektebi ’nde müdür muavinliği görevini yürütürken 17 Nisan 1938 tarihinde İstanbul ’da 69 yaşında ölmüştür.
İzmir‘in Kurtuluşu’nu ve Zafer Bayramlarını izah etmek için daima Ahmet Ziya Akbulut ’un yaptığı ‘Türk Ordusu’nun İzmir’e Girişi’ tablosu kullanılır.
Türk Ordusu’nun İzmir’e Girişi tablosu, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde sergileniyor.
9 Eylül 1922′de İzmirin kurtuluşundan sonradan, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Müşir Fevzi Paşa (Mustafa Fevzi Iyi Anlamak) ve yakın tabanca arkadaşlarıyla birlikte Türk ordusunun halkın coşkun gösterileri arasında İzmire girişi anlatılmaktadır. Geri planda ise İzmir Hükümet Konağından Yunan bayrağının indirilerek Türk bayrağının göndere çekilişi ve İzmir şehrinin alevler içinde yanışı resmedilmiştir.
Avrupalı devletlerin geçirdiği idareli ve siyasi dönüşüm karşısında yaşanan kuvvet kaybı, Osmanlı İmparatorluğu‘nun Batı ile kurduğu ilişkilerin niteliğini değiştirmiş ve Osmanlı yönetimi ayakta kalabilmek için başta askeri alan almak üzere o kadar çok alanda hızlı bir yenileşme içine girmiştir. Bu bağlamda askeri okulların müfredatlarına giren resim dersleri, asker ressamlar diye anılan bir kuşağın yetişmesine yol açmıştır.
Ahmet Ziya Akbulut, Sünnet Köprüsü
Ahmet Ziya Akbulut – Mustafa Rakım Efendi türbesi tablosu.
Ahmet Ziya Akbulut – İstanbul