Ahmet Muhip Dranas biografisi
Ahmet Muhip Dranas, 1909 yılında Sinop‘un Salı köyünde doğmuştur. İlkokulu Sinop ’ta okudu. Babası Ankara ’da askeri fabrikalarda çalışmaya başlayınca, Ankara ’ya gelerek, öğretmenleri arasında Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın da bulunduğu Ankara Erkek Lisesi ’nden 1930′da mezun oldu.
1930-1935 yılları arasında Ankara ’da Bağımsızlık-i Milliye gazetesinde çalıştı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ’ne girdi fakat 2 sene daha sonra eğitimi bıraktı. istanbul ’a gitti. Güzel Sanatlar Akademisi ’nde kitaplık müdürü oldu. Bir zaman İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü ’ne devam etti, bitirmedi. İstanbul Dolmabahçe Resim ve Heykel Müzesi Müdür Yardımcılığı görevine getirildi.
1938′de Ankara ’ya döndü. 1942 yılına kadar Halkevleri Kültür ve Sanat Yayınları ’nın yönetmenliği yaptı. 1939 yılında Sancı dolaylarında askerlik görevini yaptı. 1946′da Ankara’da Çocuk Esirgeme Kurumu yayın müdürü oldu. 1957′de benzer yerde 1960 yılına dek Yayın Müdürlüğü ’ne atandı. 1949′dan başlayarak Zafer gazetesinde köşe yazıları yazdı. bu arada yaptığı politikaya golmadı. Birkaç kez DP’den milletvekili adayı olduysa da seçilemedi.
1966 ve 1972 yılları aralarında Anadolu Ajansı, Türkiye İş Bankası idare heyeti üyeliği, Devlet Tiyatrosu Yazınsal Komite Başkanlığı gibi üstteki düzey bürokratik görevler yaptı.
İlk şiiri “Bir Kadına” 1926′da “Muhip Atalay” imzasıyla Ulusal Mecmua ’da yayınlandı. Dağıtılmış dergilerde yayımlanan şiirleri, 1974 yılında İş Bankası Kültür Yayınları arasında, “Şiirler” adı ile çıktı. Ayrıca “Kırık Saz” adlı eseri de çıkmıştır. Tiyatro eserleri, çeviri ve adapteleri, incelemeleri ve makaleleri de vardır. Tevfik Fikret ’in 62 şiirini günümüz Türkçe ’sine çevirdi.
Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı Tarancı ile şiirde ahenge ve sese tartma vermişlerdir. Mesela Kar şiirinde Ahmet Muhip sesi ön plana çıkarırken Olvido adlı şiirinde ne sesi kavrayış ne de anlamı sese başat kılmıştır.
Ahmet Muhip Dranas ’ın şiiri biçim bakımından kendinden öncekilere benzerse de dil ye imge bakımından onlardan fazla farklıdır. Bu kalıplar içinde kalarak Türk şiirine değişik bir anlatım, taze bir ses ve armoni getiren şair, çağın sorunlarına karşısında ilgisizdir. Süsten arınmış söyleyişi, yalın ve sade dili, şiir sezgisi ve şiir kurma gücüyle içindeki duyguları yansıtmağa, güzel günlerin anılarını tazelemeğe, bunlarda bir yaşama sevinci bulmağa çalışır. Dranas’ın insan hakkındaki görüşü karamsardır. bütün şiirlerinin özü hoşlanmak, yaşamak ve vefat kavramlarıdır denebilir.
Şiirlerinde hüzün ve çaresizlik da vardır. Fahriye Abla, Serenad, Olvido adlı şiirleri çok tanınmıştır.
Ahmet Muhip Dranas, 21 Haziran 1980 tarihinde 71 yaşında Ankara ’da öldü. Vasiyeti üstüne Sinop’un Salı köyünde gömüldü.
Ahmet Muhip Dranas, 1941 yılında Münire Dıranas ile evlendi. Çocukları yoktur.
“Fahriye Abla” 1984 yılında Yavuz Turgul kadar filme çekildi; başrolü Müjde Ar oynadı.
Eserler :
Oyun :
1947 – Gölgeler
1947 – Çıkmaz (O Böyle İstemezdi ’nin birincil yazımı)
1948 – O Böyle İstemezdi
1977 – Oyunlar (Gölgeler ve Çıkmaz bir arada)
Bitmez Tükenmez Bıkkınlık
Büyük Olsun
Atlıkarınca
Olvido
Kar
Şiirler :
Şiirler (1974)
Kırık Saz (1975 T. Fikret’ten)
Fahriye Abla
Rüzgar
Şiirinden örnekler ;
Fahriye Abla Şiiri :
Hava bariz bir kömür kokusuyla dolar
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve akpak gerdanınla
Ne hoş komşumuzdun sen fahriye abla
Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi gizli bir derede
Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede
Bahçede akasyalar açardı baharla
Ne sevimli komşumuzdun fahriye abla
Önce upuzun sonradan indirilmiş saçın vardı
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle batmış bileklerin
Açılırdı rüzgarda kısa eteklerin
Açık saçık şarkılar söylerdin maksimum
Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abla
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya
En sonunda varmışsın bir Erzincanlı ’ya
Bilmem derhal hala bu birincil kocanda mısın
Hala dağları karlı Erzincan ’da mısın
Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın
Hatırada kalan şeyler değişmeyen zamanda
Ne vefalı komşumuzdun sen fahriye abla
Ülker’in Gözleri
Bir bahar sabahının karanlığında ıssız
Gökte diz çökmüş iki titrek ışıklı yıldız
Olan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!
Mutlu, esen ve hoşken ve gülerken gülerken
Nerden gelir agnostik üzgünlüklerle ansızın
Solan gözlerinize aşıkım, Hanımefendi Ülker!
Ne süre perdelese içlerini bir buğu
Ölümüm güzelliği, özlemim yorgunluğu
Dolan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!
Kalbinizin sezilmez parıltıcıklarını
Bir büyük ateş gibi göstermenin sırrını
Bulan gözlerinize aşıkım, Hanımefendi Ülker!