Ahmet Kaya
Ahmet Kaya

Ahmet Kaya

Ahmet Kaya biografisi

Ahmet Kaya, 28 Ekim 1957 ’de Malatya ’da, Adıyaman‘dan Malatya’ya iş için göç etmiş Kürt kökenli bir baba ile Erzurumlu bir Türk annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Sümerbank fabrikasında mensucat işçisidir. Altı yaşında iken babası ona bir bağlama getirir. İlkokulu Malatya’da okudu. Okuldan arta kalan zamanlarda ve yaz tatillerinde, ya plakçıda veya tanıdıkların minibüsünde çalışırdı. Dokuz yaşına geldiğinde babasının çalıştığı fabrikanın işçilerinin düzenlediği emekçi bayramı gecesinde kendini sahnede buldu. Mensucat fabrikasından emekli olan babası, daha iyi bir hayat için istanbul ’a göç eder. 1972 yılında İstanbul ’da Kocamustafapaşa ’ya yerleşirler. Ahmet Kaya, ailesinin geçimini sağlama sıkıntısı çekmesi sebebiyle okulu bıraktı ve işportacılık, çıraklık gibi değişik vasıfsız işlerde çalıştı. Liseyi dışarıdan bitirmeye karar verir ve bitirir sonradan da Eğitim Enstitüsü ’nün Keman bölümüne girer.
16 yaşında yasak afiş basmaktan hapse atıldı. sonra birkaç arkadaşıyla birlikte Ahali Birimleri Derneği’nin çaalışmaları esnasında dağıtılmış etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Kendi başına öğrendiği için herhangi bir metoda veya öğretiye uymamaktadır Ahmet ’in çalış biçimi.

1978 yılında Gelibolu’da askerlik yaptı, bu arada orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu.

O dönem, hayranı olduğu Ruhi Su ’nun Boğaziçi Üniversitesi ’ndeki bir dinletisine gider ve dinletiden daha sonra bir yolunu bulup “Ressam”nın yanında ulaşmayı başarır. “Ruhi Su besteleri”ni kendisinin nasıl yorumladığını uygulamak istemektedir Ruhi Sanatçı ’ya. Ruhi Sanatçı ’nın en tanıdık eserlerinden “Mahsus mahal” isimli şarkıyı çalar. Artist, şarkıyı yarıda kesip bağlamayı Ahmet ’in elinden alır ve kızarak “Öyle at teper gibi bağlama çalınmaz, tartışma edilmez bağlamilir.” der. Ahmet, şaşkınlıkla oradan uzaklaşır; ama tabii ama bildiğini yapmaya devam edecektir.

Çok sonraları birkaç arkadaşının yardımıyla Hodri Meydan Kültür Merkezi ve Bilsak ’ta dinleti düzenler ve afişlerinde de Ruhi Ressam ’nın kendine söylediği cümleye gönderme yapar: “Bağlama Böyle de Çalınır!”

28 yaşında 1985 yılına geldiğinde ‘Zamanıdır’ deyip şarkılarını alıp Unkapanı ’nın yolunu tutar. Hiçbir kategoriye girmeyen bu müziğe kimse yüz vermez. Sonraki günlerde dost yardımları ve kendi olanakları ile birincil albümünü yapar. Hatta yayımlandığı sene albüm toplatılır, lakin sonra sansürü kaldırılır. İlk albümü “Ağlama bebeğim”dir. İkinci albümü “Acılara Tutunmak”tır. İkinci albümü yayınlandıktan sonra 1985 yılında Gülten Hayaloğlu ile evlenir. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına hükümlü olan Nevzat Çelik’in “Şafak Türküsü” şiirini Ahmet Kaya’ya iletir. Ahmet Kaya, 1986’da piyasaya çıkan “Şafak Türküsü” albümü ile geniş kitlelerce tanınmasını karşılayan atılımını yapar. 1986 yıl sonuna doğru da “An Gelir” albümünü yayımlar. Albümde hemen tüm besteler kendisine aittir.

Gülten Hayaloğlu ile evlendikten daha sonra kardeşi Yusuf Hayaloğlu ve şiirleriyle tanışır. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu’na ait olduğu “Bitkin Halkçı” isimli albümü 1987 yılında yayımlanır. 1988 yılında yalnızca iki şarkının laf yazarlığını Hayaloğlu’nun yaptığı ve diğer sözlerin meşhur şairlerin şiirlerinden oluşan “Başkaldırıyorum” albümü yapılır. 1989 yılında “İyimser Bir Gül” albümünü yapar. 1990 Ekim ayında dağıtılmış şairlerin şiirlerinden oluşan “Sevgi Duvarı” isimli albümünü çıkartır.

Gülten ve Ahmet çifti, stüdyo ve bir yapım firması açmaya karar verirler. GAK (Gülten Ahmet Kaya) ismini verdikleri bir müzik üretim firması ve aynı isimle bir de stüdyo kurarlar.

Albüm çalışmalarına paralel olarak halk konserleri de yapar Ahmet Kaya. Gösterilen alaka, katılım ve çoşkuya karşın, ülkenin çoğu yerinde ‘sakıncalı ’ bir şarkıcıdır bundan böyle O. Dinleyicisiyle buluşamamak onu üzmektedir.

Başı, ara sıra derde girer, birçok yerde konser verememenin yanı sıra albümleri ‘sakıncalı ’ bulunup kısmen de olsa toplatılır. Bu sürecin şarkılarına yansıması kaçınılmazdır. Yeni albümün adı ‘Başım Belada’dır o yüzden.

1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziğini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonu’nu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu’nun yaptığı, Kanal D’de yayımlanan ve 13 hafta süren “Ahmet Abi’nin Vapuru” programını yapar.

Ahmet Kaya ’nın dünya üstünde en çok merak ettiği ülkelerden biri Küba ’dır. 1993 yılında eşi Gülten, kızları Melis ve bir grup arkadaşıyla Küba ’ya, 1 Mayıs kutlamalarına giderler. Küba ’da çoğu sanatçıyla ve hükümet görevlisiyle tanışır Ahmet. Dönüşte Küba ’nın ünlü Tropicana grubunun bir kısmını Türkiye ’ye misafir etme eder. Ağırlama üstüne Türkiye ’ye gelen Tropicana ’dan dokuz karakter bir ekibi kendi evinde de misafir eder Ahmet ve gelirinin tamamı Kübalı çocuklara kalmak üzere on altı konserlik bir turne yaparlar. Bu dönemde Ahmet Kaya, Bosnalı çocuklar için, Danimarkalı işçiler için yapılan konserlere katılır. Avrupa ’nın derhal her ülkesinde farklı alanlara yönlendirilmiş destek konserleri verir.

1994 yılında Raks Müzik tarafından “Şarkılarım Dağlara” albümü basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırmıştır. 14. müzik albümü olan bu albümde yer alan “Bağımsızlık Çağrı” isimli şarkıda geçen “Abin bir gün dağdan döner, sarılırsın yavrucağım” gibi sözler nedeniyle albümü toplatılır, konser vermesi yasaklanır.

İlk dönem albümlerinde çoğunlukla bağlamaya ağrılık verdi. Pop, Türk Irk ve Arabesk kategorisine dahil edilemediği için müzikal türüne Devrimci Arabesk de denilmektedir. Ama kendisi müzik tarzının Devrimci Arabesk ya da protest olarak tanımlanmasına aleyhinde çıkar. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber, Attila İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif gibi meşhur şairlerin şiirlerini de bestelemiştir. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleler işlenir. Yirmi iki albümünden yalnızca Kervan diye bir kürtçe şarkısı vardır ve bir tane de kürtçe açılış vardır.

Türkiye’de her söylediği söz ve şarkısı durum olan Ahmet Kaya hakkında çoğu dava açıldı ve kendi deyimiyle emniyetler onun ikinci adresi oldu. Bu baskılara rağmen Kaya, kimliğini hiçbir süre inkar etmedi ve uğraş etti.

Birçok albümünün toplatılmasının ve konserlerinin iptal edilmesinin yanı sıra, 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında: Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği ’ne, Cumartesi Anneleri ’ne, bütün basın emekçileri ve bütün Türkiye halkına teşekkür ediyorum. dahası bir açıklamam var: acilen hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak iyi kalpli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum. dedi. Bunun sözleri üzerine davetliler tepki gösterip, küfür etmeye, dağıtılmış eşyalar fırlatmaya başladı. MGD görevlileri göre kongre salonundan, klasik üstü koşullarda dışarıya çıkartıldı.

Bu olayın hemencecik sonrasında Ahmet Kaya‘nın 1993 yılında Berlin‘de Kürt İşadamları Derneği’nin düzenlediği bir gecede verdiği konsere ilişkin fotoğrafların Bağımsızlık gazetesinde yayınlanması üzerine “bölücü PKK örgütüne takviye ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki farklı dava açıldı. Haziran 1999’da Türkiye’den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda toplam 3 sene 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. oysa yurt haricen olduğu için hapse girmedi. sonra bu görüntülerin düzmece olduğu belirlendi.

sırası gelmişken Ordu Valiliği Kaya’nın kasetlerinin kentte satılmasını ve bulundurulmasını yasakladı. 1999 yılında Münih‘de PKK yanlıları tarafından düzenlendiği konserde ‘‘Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım ’ ’ dediğini bahis eden Özgürlük gazetesi haberi için hakkında DGM kadar bir defa daha soruşturma açıldı. 9 Şubat 2000 yılında Vakit gazetesine yaptığı röportajda Ben “3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim.” dedim diyerek yalanladı. Ahmet Kaya, 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris‘in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bu albümde Karwan isimli şarkıyı seslendirdi.

Evlilikleri :
1.evliliği : 1979 yılında Emine Kaya ile evlenir ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğar. Boşandılar.
2.evliliği : 1985 yılında Gülten Hayaloğlu ile evlenir ve 1987 yılında kızı Melis doğar.

Paris ’de kaldığı evde, 16 Kasım 2000 de sabahleyin saat altıda ilaçlarını alırken yürek krizi geçirerek ölmüştür. Ahmet Kaya’nın kabri halen Paris’in Père Lachaise Mezarlığı’nda yer almaktadır.

Ölümünden sonradan, 2002 yılında Ahmet Kaya’nın şarkılarını 20 meşhur sanatçının söylediği “Dinle Sevgili Ülkem” isimli bir albümü yayımlandı.

4 Eylül 2007’de, Türkiye’de kendi ismine açılan tek yer olan, Ahmet Kaya Insanlar Evi Batman’da açıldı.

Albümleri :
1984: Ya Rıza Acilen
1985: Matem Bebeğim
1985: Acılara Tutunmak
1986: An Kazanç
1986: Şafak Türküsü
1987: Yorgun Halkçı
1988: Başkaldırıyorum
1989: Resitaller-1
1989: İyimser Bir Gül
1990: Resitaller-2
1990: Sevgi Duvarı
1991: Başım Belada
1992: Dokunma Yanarsın
1993: Tedirgin
1994: Koçero (Selda Bağcan ile)
1994: Şarkılarım Dağlara
1995: Beni Bul
1996: Yıldızlar ve Yakamoz
1998: Dosta Düşmana Karşısında
2001: Hoşçakalın Gözüm